Peygamberimizin (s.a.v.) erkek çocukları olan Kasım, Abdullah ve İbrahim (as), küçük yaşta vefat etmişlerdir. Hepsi küçük yaşta vefat ettiği için Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) nesli, kızı Hz. Fatıma’dan ve eşi Hz. Ali'den devam etmiştir.
Bu evlilikten doğan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin aracılığı ile Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) nesli günümüze kadar gelmiştir. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere "şerif" denir. Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere "seyyid" denir.
Sözlükte “efendi, bey, önder, sahip, faziletli, kerim” gibi anlamlara gelen seyyid kelimesinin çoğulu sâdâttır. Seyyid terim olarak “şerefli, asil soylu, onurlu, kutsal, mübarek” mânasına gelen şerîf ile birlikte “nesl-i pâk-i Muhammedî’ye mensup olup yüceltmiş olan” anlamında Hz. Peygamber’in )s.a.v.) Hz. Ali ile Fâtıma’dan doğan torunlarıyla onların soyundan gelenler için ünvan olarak kullanılmıştır. [1]
Bu nesilden gelenlere Âl-i Beyt denir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselamın çok şerefli ve mübarek soyuna verilen isimdir. Ehl-i Beyt, Al-i Resul, Al-i Nebi, Al-i Muhammed gibi tâbirlerle de kullanılmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) torunu Hz. Hasan’a “toplumun efendisi” mânasında seyyid ünvanını bizzat vermiş[2], Hz. Hasan ve Hüseyin’i cennet gençlerinin iki efendisi olarak nitelendirdiği için bunlara “seyyideyn” denilmesi âdet olmuştur.[3]
Ayrıca ehl-i beytin fazileti hakkında bakınız;